Şimdi gözlerini kapatıp bebeğine ilk meme verdiğin günü düşün sevgili anne. Nasıl da heyecanlı ve acemiydin? “Nasıl olacak, memem acıyacak mı? Sütüm yetecek mi? Olsun o emsin de ben her şeye razıyım.” Tanıdık geliyor mu? Şimdi de bu kadar zorlu bir süreci başarıyla atlattıktan sonra, e işin sadece besleme değil her türlü tatminini de alan biz annelerin bu tarifsiz, yalnızca iki kişinin anlayabileceği özel bir şeyi sonlandırması gerekiyor. Hiç adil değil değil mi? Her şeyden önce kendine çok şanslı olduğunu hatırlat. Çünkü Dünya üzerinde bebeklerini emzirmek isteyen ve şu ya da bu sebepten bundan mahrum olan annelerin sayısı hiç de az değil. Dahası bizler çocuklarımızı 6 aylık dönemden daha fazla bir süreyle emzirebilmiş şanslı azınlıktanız. Bunu hiç tadamayanlar da var. Dolayısıyla bu bilinçle işe başlamak senin bu zorlu süreci daha kolay aşmana yardımcı olacaktır.
Emziren her annenin bir gün kafasını kurcalayacağı konu değil mi? Şanslıysak zamanı gelince kendi kendine bırakıyor ama çoğu zaman bu süreç çok uzayabiliyor. Bizim maceramız hem çok uzamadı. Hem de tereyağından kıl çeker gibi de kolay oldu. Modern zamanda anne sütten kesmeden çocuğun kendi arzusuyla bunu sonlandırabileceği, eğer emiyorsa halen ihtiyaç duyduğu konusunda yaygın görüşler mevcut tabi ki ama bunun kararını annenin vermesi gerektiğini düşünüyorum. Ve bir anne olarak, kendimce özel sebeplerimden dolayı 2 yaşında sütten kesme kararını almış bulunuyorum.
Modern zaman dedik ama batılı toplumlarda dahi halen memeye birşeyler sürüp tiksindirme yöntemi uygulanıyor. Amacım yöntemi kötülemek değil ama gel sen bir de buradan bak olaya. Sevgili anne; bunu bir yük olarak görüp, hayatının bir parçası, yaşanması gereken bir süreç, miadı olan bir olay olarak göremezsen eğer her şey zor olur. Halbu ki kabullensen ya da birileri sana tarih verse dese ki ” geleceğini görüyorum …. tarihte özgürsün artık memeni emen bir çocuk, memede de süt olmayacak” sayılı gün çabuk geçer dersin muhtemelen ve beklersin o gelecek günü. Ama ya uzaksa o gün? Oturup karalar bağlamak yerine çocuğumla bu anların bir daha hiç gelmeyeceğeni düşünmeyi tercih ederim. Bir de hiç emzirememişleri düşünmeyi ve kendimi, çocuğumu şanslı hissetmeyi düşlerim heralde. Sen bugünkü uykusuzluğunla, iş hayatındaki zorluklarınla vs. yani bugününü önemli kılan mutsuzluklarınla bir tanesinden daha kurtulmaya çalışıyorsun haklı olarak belki ama ya o çocuk? Çocuk belki iki günde bırakacak da… Bir gün birileri çocukluğuna indiğinde salçanın kokusu muhtemelen boğazını yakacak. Sor bakalım kendine hiç mi mutlu olacak bir şey çıkaramam bu işten diye? Dolu tarafından bak bardağa. Yalnız değilsin. Bir sen değilsin. Hemen herkes yaşıyor… “Ama senin tuzun kuru çalışmıyorsun, ama senin bir destekçin var. Eşin çok yardımcı benimki tınlamaz, ama benim bakıcım yok, ama ama amaaa” buluruz bahanesi çok da gerek yok. Her insan başka.
Sütten kesme ile ilgili hali hazırda eğitimler de veriyor olduğumdan yaklaşımlara yabancı değildim. Dolayısıyla Ela 20 aylıkken aşamalı olarak bırakma yöntemine karar verdim. Günde 4 kez emen kızım için en az direnç göstereceği öğün olan öğlen öğünü keserek başladım. Çocuğa her zamankinden fazla sevgi, ilgi göstermek gerekiyor. Sonuçta ondan sevdiği bir şeyi bırakması istenecektir. Bu dönemde anneler çocukların kendi kokularını aldıklarından bunu sütle ilişkilendirmesinin önüne geçmek için çocukla fiziksel temastan kaçınma yanılgısına düşebilmektedir. Ancak tensel-dokunsal iletişim ne kadar devam ederse çocuk o kadar rahat olacak, reddedilme duygusu yaşamayacaktır. Emzirme saati geldiğinde memelerin uyuduğunu söyledim. Bizde çok işe yaradı. Ama danışmanlık verdiğim için de söylüyorum. Bazı çocukta işlemeyebiliyor. Denemek lazım. Emzirmeyi uykuyla ilişkilendirme hatasını hemen hepimiz yapıyoruz. Çoğu zaman bize kolay geldiği için, çoğu zaman da “Yatmadan bol bol emsin. Karnı doysun. Çocuk aç aç yatmasın.” diye düşündüğümüz için emziriyoruz. Şu ya da bu şekilde uyku öncesi emziriyoruz. Burada yapmamız gereken şey: Rutinlerde değişikliğe gidip emzirme ile uyku arasına herhangi bir aktivite sokmak. Bu aktivitelerin en güzeli de kitap okumaktır. Dolayısıyla sütten kesme kararı aldığınız gün meme+ uyku ikilisinin arasına bir kara kedi sokmak gerekiyor. Bu satırları yazarken hatırlamakta ne kadar güçlük çektiğimi farkettim. Üstelik üzerinden sadece 8 ay geçmesine rağmen. Senesi dolmamış yahu. Yani demem o ki bugün hiç geçmeyecek sandığın şeyler geçiyor. Hiç bırakmaz sandığın o meme düşkünü çocuk memeyi bırakıyor. Hatta öyle bir an geliyor ki bugün, yaşadığın yoğun duyguları güçlükle hatırlıyorsun. Kimini unutuyorsun. Geçiyor.
Uyku ile meme arasına kitap sokarak ilk öğünü kesmeye çalıştım. Bir kaç gün uyumayabilir ya da çok zor dalabilir ama sebat etmek lazım. Bu dönemde yanına uzanabilirsiniz ve çocuğunuz memeyi her sorduğunda memelerin orada olduğunu ama uyuduklarını söyleyebilirsiniz. Bir danışanımda “memeler uyuyor” işe yaramayınca “memeler tamirde” diye bir şey uydurmuştu o dönem tamirat ve arabalara meraklı olan oğluna. Yani özetle burada onun anlayacağı dilden durumu somutlaştırarak izah ediyoruz. Birinci öğünü kesme girişimim mastit olma yolunda emin adımlarla ilerleyince biraz askıya alındı. O dönem sütten kesme sürecinde hiç önermediğimiz makine ile sütü tahliye etmek durumunda kaldım ama yılmadım. Durum toparlanır toparlanmaz yine denedim. Öğlen öğününü kesmeyi başarınca sabah kahvaltı sonrası öğünle devam etmek istedim. Bir kere “Hele bir sütten kes bak göreceksin iştahı açılacak, o seni emdiği için yemiyor.” Benzeri söylemler bence gerçeği yansıtmıyor. Bu öğün de kolayca sonlandı çünkü oyundan oyuna, aktiviteden aktiviteye koştuk Ela’yla. Memeyi talep etmemesi için türlü yöntemler denedim. Bu dönemle eğer sizin de “ Meme evde, dışarıda meme ememeyiz.” gibi bir kuralınız varsa bu saatlerde bol bol dışarıda olmak, misafirliğe gitmek vb. işe yarayabilir. Ne de olsa evde değiliz değil mi?
Üçüncü- en zorlayacağını düşündüğüm öğünlerden biri- akşam yatmadan önce olandı. Hiç de zorlamadı. Bazen bazı şeyleri biz kafamızda fazla büyütüyoruz ama çocuk için durum sandığımız gibi olmayabiliyor. Dikkat ettiğim şey rutinlere ve emmeye nispeten aydınlık bir odada geçmek oldu. Başta yine emzirdim ama oldukça aydınlık bir yerde. Uyumasını engelleyecek şekilde. Burada eşiniz de destek olabilirse ne ala. Kitap okuma görevi onun olsa mesela. Çocuğunuz kabul etmiyor mu? İnanın sadece ve sadece orada olması bile bu aradaki o çok özel ve başka kimsenin girmesine izin vermediğiniz durumun eski ehemmiyetini kaybetmesine yardımcı olacak. Çünkü 3. Bir kişi olaya dahil olacak. Burada emzirirken eşinizle ve çocuğunuzla konuşabilir, sıradan bir şey yapıyormuş izlenimi yaratabilirsiniz
Dördüncü ve beni en zorlayacağını düşündüğüm öğün olan sabah kalkar kalkmaz ki öğün için bu kadar düşkün olması yetmezmiş gibi bir de yaz tatilimize denk getirdim. Ben getirdim siz getirmeyin. Çocuk gelişiminde altın kural çocuğun hayatında bir değişiklik yapılacaksa başka bir değişiklik olmadığından emin olmaktır. Ama bu benim planladığım bir şey değildi aslında. Şartlar öyle olgunlaştı diyelim. Kızım her sabah yatağından kalkıp benim yanıma gelir ve emerek uyumaya devam ederdik. İlk gün yine her zamanki gibi geldi meme istedi “uyuyor memeler” dedim. Biraz, çok az ağladı. Ama sarıldım ve uyumaya devam ettik. İkinci gün yine meme istedi. Yine aynı şeyi söyledim. Ağlamadı ama huzursuzlandı. Hemen yine sarıldım ve birlikte uykuya daldık. Üçüncü gün meme demedi. Ağlamadı. Sadece geldi ve yanıma yatıp uyumaya devam etti. İşte böyle bitti. Ela 2 yaşına girdiği gün bir daha hiç emmeyecekti.
Bu zorlu süreçte insan bir destekçi arıyor elbet. Siz de bu desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bana sitemin iletişim bölümünden ulaşabilir, size özel çözümler talep edebilirsiniz.