Bebeğimiz dünyaya geldiği andan itibaren bebek bezi, alt açma minderi, ıslak mendil, pişik kremi vb. yaşamımıza bir anda giriverir. Bebeğimiz beziyle yaşamaya biz de o bezi değiştirmeye alışırız. Ama bir an gelir ki beze bağımlı olmadan yaşama isteği artık bir gereklilik oluverir. Nedir o bir an? Her kafadan başka çıkan ‘kocaman oldu artık’ sözleri mi yoksa ‘treni kaçırıyorum’ endişesi mi? Hangi an bizi bu eğitimi vermeye zorluyor sahi? Ya çocuk mutluysa? Peki ya hazırsa? Kafada milyon tane tilki dolanır durur. Tuvalet eğitiminde hemen her yerde görebileceğiniz klişe birkaç cümle var ki anneyi strese sokmaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyorum. O nedenle bu yazımın konusu bu klişeler olmayacak. Arzu eden onları bulup okur zaten. Ben bu stresle algılanan süreci normalleştirmeye yarayacak bir açıdan bakmaya çalışacağım. Öncelikle Tuvalet eğitimini bir yazı dizisi şeklinde yapmayı planlıyorum. Dolayısıyla kendi tecrübem başka bir yazının konusu olsun. Bugün biraz daha genel bilgilerin üstünden geçelim istiyorum.
Aslına bakarsanız buna eğitim demek çok doğru olmayacaktır çünkü bir çocuk hazır olmadıktan sonra onu gerçekten eğitemezsiniz. Yine de, gelişimsel olarak yapabileceğinin işaretlerini verir, duygusal olarak da isteklilik gösterirse süreç oldukça kolaylaşacaktır.
Ne zaman başlamalı?
Tanrım! İşin en zor kısmı zaten burası. Çünkü bir başlasan devamı gelecek ama en uygun zaman? ‘Ayşe’nin kızı 1 yaşındayken çişini söylüyormuş.’ ‘Komşunun oğlu 4 yaşında gece hala bezli.’ ‘Fatma lazımlık kullanmaya başlamış bile.’ Çıkar. Çatlak sesler her zaman çıkar. İçine dön sevgili anne. İnan bana kimse seninle bu süreci paylaşmayacak. Çocuğunla (ve şanslıysan) eşinle yalnızsın. O yüzden dış seslere kulağını kapat. Bir kere çevre değil çocuk önemlidir. O zaman önemli olan belirtilen ideal zamanı yakalamak değil, çocuğumuzun ideal zamanını yakalamaktır.
Çocuğun dönmesi, sürünmesi, emeklemesi, sıralaması, yürümesi, konuşması her çocuğun kendi gelişimsel temposunda farklı farklı oluyor da tuvalet eğitimi neden belli bir zaman da olsun? Değil mi ama? Bazısı bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadan kendi isteğiyle bezini atıveriyor. Ama bu demek değil ki bu kadar istekli çocuğun eğitimi de bu kadar kolay olacak. Olmayabilir. Bazısı da beziyle öyle mutlu ki bıraksan ilkokula kadar beziyle yaşayacak. Bir kere tuvalet eğitiminin kazanılması ile zihinsel gelişim ve diğer gelişim alanlarındaki becerilerin hiçbir ilgisi yoktur. Her çocuğun kendine özel olma durumu vardır. Nasıl ki erken yürüyen çocuk tuvalet alışkanlığını da erken kazanır diye bir durum yoksa tuvalet alışkanlığını erken kazanan bir çocuğun da okuma yazmaya yaşıtlarından erken başlar diye bir durum yoktur.
Tuvalet eğitiminde amaç klasik bir beden şartlanması yaratmak değildir. Bedenin kontrolünün zihin tarafından yapılmasını sağlamaktır. Şimdiye kadar çocuğumuz tuvaleti geldiğinde olduğu yere çişini yapıyor, zihinsel bir kontrol kullanmıyordu. Artık çocuğumuzdan zihnini kullanarak, çişini yalnızca tuvalete yapmasını isteyeceğiz. Elbette ki okunduğu kadar kolay algılanacak bir süreç değildir. Ve bir miktar da olgunluk gerektirir. Dolayısıyla hemen her kitapta geçen ‘Eğitime 2 yaşında başlarsanız, 3 yaşında tamamlarsınız. 3 yaşında başlarsanız, yine 3 yaşında tamamlarsınız. ‘sözünü oldukça doğru buluyorum. Tuvalet iletişimi denilen bambaşka bir süreç var ki -0-18 aylık bebekleri ilgilendiren – bahsi geçen söz daha büyük çocuklar için geçerlidirin de altını çizelim. Yazım tuvalet alışkanlığı kazandırmakla ile ilgili tuvalet iletişimi ile ilgili değil.
Tuvalet eğitiminde sadece yeni beceriler öğretmiyoruz. Aynı zamanda çocuğumuzun eski alışkanlıklarından da kurtulmasını istiyoruz. Tuvalete gitmek bir yetişkin için ne kadar normalse, beze yapmak da çocuklar için o kadar normaldir. Size de birisi gelip tuvaleti artık kullanmayacağınızı, onun yerine neredeyse sizin boyunuzda, korkunç sesler çıkaran yeni birşeye yapacağınızı söylese muhtemelen kafanız karışır. Dahası endişelenip, korkabilirsiniz. Olaya onlar açısından bakabilmek süreci bir miktar kolaylaştıracaktır. Bu çocuklar bezlerini seviyorlar. 2 ya da 3 yıllarını beraber geçirmişler. Güzel bir vedalaşmayı hakediyorlar.
Tuvalet eğitimi öğretilecek olan bir davranış mı yoksa doğal bir gelişim süreci midir?
Bir çocuğun tuvalet ihtiyacını kontrol edebilmesi, çişini tutabilmesi ve doğru yere yapabilmesi çocuğun doğal olarak öğreneceği bir süreçtir. Ama yine de sizin bu süreçte çocuğunuza nasıl yardımcı olacağınızı bilmeniz süreci kolaylaştıracaktır. Yetişkinlerin bez kullanmadığı gerçeğini bilmek endişelerinizin yersizliğini gözler önüne serer. Sizin çocuğunuz da öğrenecek. Er ya da geç öğrenecek.
Çocuk gözünden tuvalet
Şimdi bir dakikalığına çocuk olun ve düşünün. Tuvalet sizin için ne anlam ifade ediyor? Biz çocuklarımıza tuvaleti kötülüyoruz aslında. Neden? Çünkü hemen her evde tuvalet kapısı kapalı. Es kaza çocuk içeri girerse falan hemen geri çevirdiğimiz, elini klozete mi sürüyor o? ‘cıs çocuğum yasak. Dokunma pis’ vb. sözlerle kötülediğimiz bir yer aslında. E bu kadar kötülediğimiz, gizlediğimiz bu yere gün geliyor tuvaletini yapmasını istiyoruz. Ne ironi ama? Ben olsam ben de yapmak istemem. Dokunamıyorum bile neden kendime ait bir parçayı oraya bırakayım ki? Demek ki en başta tuvaletin korkulacak bir şey olmadığı fikrini vermek lazım. Peki nasıl? Çocuğun merak duygusunu baltalamayarak. Dokununca çığlıklar atarak, kış kış kovalamayarak. Gerekirse ellerini milyon kere yıka ama keşfetmesine engel olma.
Gelişimde hazırbulunuşluk
Olgunlaşma ve öğrenme sonucunda bireyin belirli davranışları yapabilecek düzeye gelmesi. Çocuğun hazır olduğuna dair sinyaller başlığı altında pek çok şey okuyabiliriz ama en önemlisi hazır bulunuşluktur. 5 temel gelişim alanının beşinde de bir sinyal bekleriz. İşte zihinsel olarak olayı kavrayabilsin. İhtiyacımız olan belli kavramları bilsin. Efendime söyleyim çiş, kaka, tuvalet diyebilsin ki ihtiyacını söyleyebilsin. Sosyal- duygusal olarak utanma duygusu olsun ki işte kakasını koltuğun arkasına falan gizlenerek yapsın. En azından pantolonunu çıkarabilecek öz bakım becerisine sahip olsun. Fiziksel olarak mesane kaslarını tutabilecek olgunlukta olsun gibi gibi önemli sinyaller bekleriz ve sinyallerden biri falan eksikse o eğitime başlamamak için bahanemizi de yanımıza hazır ederiz. Üzgünüm ama yazan her sinyal olacak ve siz bunu farkedeceksiniz diye bir şey yok. Eğitime başlamak için gece kuru kalkmasını beklerseniz daha çok bekleyebilirsiniz. Demem o ki her çocuğun sinyali de başka.
Ne yapalım peki?
Rol model olun. Bir kere bu çocuğunuz için rahatlatıcıdır. Çünkü bu sizin de bu aşamalardan geçtiğinizi gösterir. Olayı egzajere ederek açıklayın. Ne yapıyorsanız sesli olarak anlatın. Örneğin Çok çişim geldi. Sanırım artık tutamayacağım. Tuvalete gitmem lazım. Pantolonumu indirdim….sen bezine yapıyorsun ama büyüyünce sen de tuvalete yapabileceksin… gibi süreci anlatın.
Bir lazımlık alın. Korkmayın lazımlık almaktan yahu! Yok efendim ona alışırsa bir daha klozete alıştırma süreci olacak. Aman her yere lazımlık mı taşıyacağım öğrensin işte anam babam usülü vb. bir çok söz duyuyorum ama bakın lazımlığın ne faydaları var? Klozete göre çocuğa daha çok güven veriyor. Otururken çocuğun ayağı yere basabiliyor. Onu daha kolay benimsiyor ve kullanıyorlar. İstedikleri gibi süsleyip kişiselleştirebiliyorlar. Üstelik sifon gibi korkunç ses çıkaran bir parçaya ve derin bir deliğe sahip değil. Bu bakımdan çocuklara daha cazip geliyor. Yanında lazımlık bezin bir devamı gibi algılanıyor. Tuvalet içeriğiyle olan temasın bir kısmı lazımlık sayesinde devam ediyor. Klozet gibi soğuk bir görüntüsü yok. Hatta bazıları oldukça sevimli. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın. Lazımlığın çocuğa verdiği güven duygusundan yararlanmak, bu sürecin daha sağlıklı ve hızlı geçmesini sağlayabilir.
Ama lazımlık olayını da abartmayın. Müzikli lazımlık neden dünyanın en gereksiz şeyi? Çünkü sevgili anne bu çok doğal ve normal bir süreç neden abartıyoruz ki? Çiş yapınca alkış kıyamet. Ne oluyor yahu? Alt tarafı yapması gereken birşeyi yapıyor. İnsanlık için küçük, senin için büyük bir şey olabilir farkındayım ama çocuğun gözünde bunu abartmak istemezsin. Kimse sen çişini yapıyorsun diye alkışlamıyor. Gereksiz tezahurat yapmıyor. Lazımlığı da yapmasın bir zahmet.
Ödül vermeyin. Sticker tabloları yapmayın. Olayı abartmayın. Kontrolden çıkmayın. Neden? Bir stickerın ne zararı olabilir? Hem motivasyonu yüksek tutmak önemlidir. Öyledir tabii ki ama dışsal motivasyonların alışkanlık haline gelmesi, çocuğun bağımsızlığının ve kendine güveninin gelişmesini sekteye uğratabilir. Davranış doğru şeyi yapmaya çalışmaktan çok birşeyler elde etmeye doğru yönelebilir. Ödül verilecekse bir kereye mahsus olsun ve büyük ödüllerden kaçının. Bezi bırakmak bir kutlama halini aldığında bu geçmişe vurgu yapar. Bez kullanırken yapılamayacak bir aktiviteye özendirmek daha etkili olacaktır. –örneğin tiyatroya gitmek- ‘seni bu oyuna götürmek istiyorum. Ama bezin varken bunu yapamayız. Çünkü bezini değiştirirken oyunu kaçırabiliriz ve oyunun ortasında çıkmamız çok hoş karşılanmaz.’
Tuvalet eğitimi derya deniz bir konu. Bir çocuğun gelişim süreçlerinden belki de en önemlisi diyebiliriz. Yapılan yanlışlar geri dönülmez sonuçlar doğurabildiği için kulaktan dolma bilgilerle halledilecek bir konu değil. Bu nedenle okuyun. Bulabildiğiniz her kaynağı iyi kötü demeden okuyun. Ancak okuduktan sonra kendi zihinsel süzgecinizden geçirin. Hiçbir şeyi mod-a-mod takip etmek zorunda değilsiniz. Nasıl her çocuğun gelişim temposu farklı ise annenin de olaya bakış açısı çocuğunun kişiliği doğrultusunda farklı olacaktır. Hassas bir çocuğa sahipseniz değişim ve yeniliklere alışmak zaman alabilir. Hareketli bir çocuğu oyundan koparmak ve tuvalete gitmeye zorlamak iyi bir tercih olmayabilir. Bugün piyasada çocuğun kişiliğine yönelik farklı yöntemlerden bahseden kitaplar bile var. Yani bir kalıba sığmak zorunda değilsiniz. Kalıbınızı genişletebilir dahası kendi kalıbınıza şekil verebilirsiniz. Bir şeyi bilmekle onu yapmak arasında fark vardır ve ikincisi daha zordur. Süreci kolaylaştırmak için bilmek ve harekete geçmek arasındaki köprüyü iyi kurmak gerekir.
Bir sonraki yazım tuvalet eğitiminde karşılaşılması muhtemel sorunlar/konular üzerine olacak. Daha sonra da Ela ile olan tuvalet alışkanlığı maceramızdan, kullandığım, bu süreçte işimi kolaylaştıran ürünlerden bahsedeceğim. Keyifli okumalar.
Çoğu yazılana katılmakla beraber tiyatro örneğinde mantık hatası olduğunu belirtmek isterim. Asıl bezle tiyatroya gitmek daha mantıklı gelir çocuğa. Oyundan çıkmadan bezine yapabilir. Bez olmayınca çişi geldiğinde tuvalet icin oyundan çıkmak gerekir. Daha ikna edici bir örnek lazım. Yazıyı yazanın bu süreci henüz yaşamamış olduğunu zannediyorum.
BeğenBeğen
Merhaba. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bahsi geçen örnek bana ait olmamakla birlikte bana çok ta kötü bir örnek gibi gelmedi açıkcası. Çocuğun kakasının geldiğini varsayalım. Hem bezinde kakasıyla oturamaz hem de etrafı kokutup diğerlerini rahatsız edebilir. Kaldı ki sözünü ettiğimiz örnek çok küçük bir çocuğun anlayabileceği birşey değil. O nedenle kakası gelince bir süre tutabilecek olgunlukta bir çocuk olsa gerek. Sadece biraz daha motivasyona ihtiyacı olan böyle bir çocuğa büyümüş olduğu vurgusu yapılarak böyle bir teklifte bulunulabilir. Yazı yazanın bu süreci henüz yaşamamış olduğunu zannediyorum derken tiyatro örneğini mi yoksa tuvalet eğitimi sürecini mi kastettiniz bilemiyorum ama tuvalet eğitimini deneyimledim. Hatta bu konuda 3 yazım daha var. Okumak isterseniz hepsi çocuk gelişimi kategorisinde. Sevgiler.
BeğenBeğen