OKUMA- YAZMA 101 ( OKUMAYI ÖĞRENMEKTEN ÖĞRENMEK İÇİN OKUMAYA)

Bir önceki yazımda bir çocuğu bebeklikten itibaren okuma yazmaya nasıl da farkına dahi varmadan hazırladığımızdan bahsetmiştim. Bu yazımda biraz daha tekniklerden, nasıl bir başlangıç yapalımdan yola çıkmayı hedefliyoum.

Bir çocuk gelişimciye en çok sorulan sorulardan biri de Nasıl kitaplar seçelim? Genelde bebekken büyük, resimli, tek kelimeli vb. kitaplar öneriliyor. Sonrasında ise büyük çoğunluğumuz hikaye kitaplarından ya da 365 masal gibi büyük masal kitaplarından yana tercihini kullanıyor. Yaş ilerledikçe sticker/ yapıştırmalı kitaplar ya da çeşitli aktivitelerin olduğu etkinlik kitapları ilgi odağımızı oluşturuyor. Belirli bir konuyu anlatan, İngilizce’de non- fiction denilen, genellikle icatlar, uçaklar, hayvanlar, doğa vb. tek bir konunun derinlemesine işlendiği kitaplar daha büyük yaşlara saklanıyor. Fakat ülkemizde de şuanda okul öncesine ve küçük yaş grubuna hitap edecek bu kitap serileri hatırı sayılır şekilde çoğaldı. Dolayısıyla çocuğunuzun kütüphanesinde de onun ilgisi doğrultusunda bu kitaplardan bulundurmayı ihmal etmeyiniz.

Yani okuma öncesi dönemdeki çocuğunuza kitap alırken tek tip olmamasına dikkat edin. Hayal gücünü ortaya çıkaracak kitaplar ( genellikle sadece resimli), günlük yaşamı rutinlerini anlatanlar, şiir kitapları, kafiyeli kitaplar, çocuk şarkılarının yazılı olduğu kitaplar, bir kelimenin birden fazla kez tekrarlandığı kitaplar, ve uzun bölüm bölüm okunabilecek kitaplar, çizgi romanlar, yazısız sadece karmaşık resimlerin olduğu kitaplar olabilir. Uzun, bölüm bölüm okunabilecek kitaplar dedik. Bu da çok önemli. Küçük yaş grubu için bir günde bitemeyecek kadar uzun ama çocuğu sıkmayacak kadar da kısa olan, genelde ilkokul 1 seviyesindeki kitaplardan da küçük çocuğunuz için edinin ve bir günde bitirmeye çalışmadan günde sadece birkaç sayfa okuyarak bir haftada bitirmeye çalışın.

Her türden yaşına uygun kitap bulundurun ki neye ilgisi olduğunu, ya da neyi okumayı tercih edeceğine kendisi karar versin. Katıldığım bir toplantıda anne çocuğunun sadece yemek kitapları okuduğunu ama bunu büyük bir hevesle yaptığını söyledi. (Çocuk büyük yaş bu arada, sanıyorum 13 yaş) Eğitmen “ Bırakın. Okusun da ne okursa okusun.”tadında bir cevap verdi. Bu nedenle nasıl küçük yaşta bale, yüzme, jimnastik, enstrüman eğitimi vb. olabildiğince çok aktivite ile tanıştırma arzusunda oluyoruz, kitap alırken de aynı çeşitliliği gösterelim.

Avustralya Ulusal Üniversitesi ve Nevada Üniversitesi daha çok yeni Dünya’nın en büyük kitap kurdu ülkesini araştırmış. Sonuç Estonya çıkmış. Burada ortaya çıkan en ilginç konu ise kitap içinde büyüyen çocukların okuma- yazma ve matematik vb. becerilerde çok daha büyük başarı kaydettiği. Buraya kadar garip bir durum yok. Ama bu kitapların okunma şartı da yok. Yani evinizde ne kadar geniş bir kitaplığınız varsa- o kitaplar okunmasa da- çocuğunuzun ileride iyi bir okur yazar olması ve belirli akademik becerilerinin yüksek olması o kadar olası. Öyle ki; üniversite seviyesinde ama çocukluğunda az kitapla büyümüş bir yetişkin ile 9. Sınıftan terk ama kitap bolluğunda büyüyen iki yetişkinin aynı okur yazarlık seviyesinde olabildiği görülmüş. Araştırmaya katılan ülkeler arasında Türkiye’de var ama üzülerek ev içindeki kitap sayısında ortalama 27 kitap ile sonuncu olmuşuz. Estonya’da ortalama rakam 218, %35lik bir kesimin ise evinde 350’den fazla kitap bulunuyormuş. Sizin evinizde kaç kitap bulunuyor biliyor musunuz? Ben İngiltere’ye gelirken vazgeçemediğim tek şey kitaplarım ve kitaplıklarım oldu. İyi ki de getirmişim. Ela oraya ‘mommy’s office’ diyor.

Bir çocuğun okumaya başlayabilmesi için harfleri oluşturan şekillerin birer sesi olduğunu bilmeye ve seslerin her birinin birleşerek kelimeleri oluşturduğunu farketmesine ihtiyacı vardır. Bunun için aynı sesle başlayan sözcükleri cümle içinde yan yana ve birlikte kullanmakla başlayabilirsiniz. Böylece aynı ses farklı bir sesle birleşince farklı bir kelimeyi oluştururu da pekiştirmiş olur.  Örneğin “Kıtır kabak” İki kelimenin bir araya geldiğinde müthiş anlamlı bir manaya gelmesine gerek yoktur. Önemli olan farklı sesler birleşerek sözcükleri oluşturur dedik, anlamlı sözcükleri demedik. Bunları çalışırken ayna kullanmak işinize yarayabilir. Aynanın karşısına geçip, biraz egzajere ederek yani abartarak “kıtır kabak” –k, -k ikisi de aynı sesle başlıyor gibi farketmesini sağlayabilirsiniz.

Çocuğunuzun iyi bir okuyucu olmasını istiyorsanız bir kitabı alıp öylece okumaya başlamayın. Seçtiğiniz kitabın sayfalarını çevirmeden önce kitap hakkında sohbet edin, mutlaka yazarını söyleyin ve kapak resminden neyle ilgili olabileceği hakkında konuşun. Kitabı okurken sık sık durup konuşun, resimler ve olaylar hakkında yorumlar yapın. Bunu bakalım kitabı anlamış mısın gibi test etmek amaçlı değil dikkat çekmek ve dikkatini kalıcı kılmak için yapın. Çocuğunuzun bir sınavda gibi hissetmesine izin vermeyin. Ela şuan en sevdiği yazar olan Julia Donaldson’un bir kitabını gördüğünde yazarın sevdiği yazar olduğunu anlayabiliyor. Okuyamıyor ama yazarın adını görünce hatırlıyor. Hatta çizeri bile “Aa! Bu kitaptakinin aynısı” diye farkedebiliyor.

Okurken parmağınızla yazıları takip edin. Soldan sağa, yine sayfanın üstünden altına okunduğunu ve şekillerin bir şekilde birleştirilerek okunduğunu farketsin.

Bir hikaye okurken aslında bizim giriş, gelişme, sonuç dediğimiz bir sıralama ile yazılıyor yazılar. Dolayısıyla rasgele cümleler değil; bir bağlam çerçevesinde yazılıyorlar. Bunun bir benzerini  yine küçük yaşlarda, okul öncesi dönemde özellikle de kreşlerde  olay sıralaması kartları olarak görebiliriz. Bir tohumdan ekmek yapma macerası, ineğin süt vermesi, ya da günlük herhangi bir olay beş altı resme bölünür ve çocuktan olayları oluş sırasına göre dizmesi istenir. Bir kere böyle bir etkinlikle tanışan çocuk için ise yine olay sıralaması yaptırıp altına minik bir hikaye yazdırmak faydalı olabilir. Böylece işin içine yazıyı eklemiş oluruz ve bunu tıpkı kitaplardaki gibi bir sıralama dahilinde yaparız ve çocuğunuz kendi hikayesinin yazarı olur.

Çevremizdeki her şey yazılarla dolu. Bu farkındalığı oluşturmak bizim için çok zor değil. Tek yapmamız gereken bunun farkına varmasını sağlamak. Şimdilerde kimsenin ev telefonu ya da yazılı bir adres defteri yok ama kendi telefonunuzdan belirli bir numara sıralamasını takip ederek bir akrabasını arayabilir. Oyun hamuru oynarken bir tarifi takip etmek, restoranda menüye birlikte bakmak, mektupları/ eve gelen kartları ya da broşürleri birlikte okumak ve isim farkındalığı oluşturmak, evdeki eşyaların yazılışlarını – kaşık, çatal, televizyon, dolap vb.- etiket yapmak oldukça basit ama işlevsel önerilerdendir.

Önemli olan çocuğun bir an önce okuma yazmayı öğrenmesi değildir. Hedefimiz bu işe sağlam ve emin adımlarla bir başlangıç yaptığımızdan emin olmaktır. Bu başlangıç çocuğumuza çok farklı pencereler açacaktır. Desteğiniz sayesinde çocuk okumayı öğrenmekten öğrenmek için okumaya doğru uzun bir yolculuğa çıkacaktır. Size düşen ise bu yolda ona ışık tutarak yolunu aydınlatmaktır. Devamı bir sonraki yazıda…

 logoo selin cocuk-gelisimi

One Comment Kendi yorumunu ekle

Değerli yorumlarınızı buraya yazabilirsiniz

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s