Bir önceki yazımda tuvalet alışkanlığıyla ilgili genel bilgilerden bahsettim. Şimdi de biraz karşılaşılması muhtemelen konuları yakından inceleyelim.
Sıvı alımını azaltma sorunsalı.
Yatmadan önce sıvı alması için ısrarcı olmayacağız elbette ama çocuğun ihtiyacı olan sıvı alımını engellemek bakın nelere sebep olabilir? Vücudun su kaybetmesi idrarın yoğunlaşmasına sebep olabilir. Bu da mesaneyi rahatsız eder. Mesane, idrarı daha küçük miktarda atmak için çalışır. Bu da daha sık kazaların yaşanmasına sebebiyet verebilir. Aksine tuvalet eğitimine başlanan ilk günlerde bol sıvı alımını desteklemek daha çok tuvalete gitme ihtiyacı doğurur. Eğitim, pratikler sayesinde başarıya ulaşır.
Hiç olmadığı kadar pişik oluyor.
Olabilir. Bu durum bez pişiğinden daha farklıdır. Çünkü mesanesini eğitmeye başladığımız çocuğumuzun idrarı daha konsantre bir hale gelecektir. Bu idrarın asitlik düzeyinin artması demektir. Bu nedenle pişikler normaldir.
Kitapların dayanılmaz cazibesi
Tuvalet eğitimiyle ilgili mutlaka bir kitabınız olsun. Piyasada çok çeşitli tuvalet eğitimi kitapları var. Bir tane hikayesi olan – ki genelde kaka konulu oluyor.- bir tane de olayı ve ekipmanları anlatan basit olarak kazalarda ne yapabileceğini somutlaştıran bir kitap almanız yeterli. Böylece uzun uzadıya ‘Tuvalet Eğitimi 101’ dersi vermeye gerek kalmaz- zaten çoğu çocuk dinlemez ve içselleştiremez.-
Geceyle gündüzü aynı anda mı bırakalım?
Bazı uzmanlar kafa karşıklıklığı olmasın vb. sebeplerle beze veda edince toptan vedalaşılmasını öneriyor ama gündüz çişini tutabilmekle gece tutabilmek ayrı şeyler ve her yöntem her çocukta işe yaramıyor. Yeniliklere çok kolay adapte olabilen bir çocuk değilse, bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi geceleri halen kuru kalkmıyorsa gece eğitimine aynı anda başlamak boşa kürek çekmekten farksız olabilir. Üstelik bunu sadece ben söylemiyorum. Gündüz kontrolü sağlandıktan sonra geceye geçebilirsiniz diyen pek çok kaynak da gösterebilirim. Mesane dolduğunda beyne “uyan” sinyalinin gitmesi bir profesyonellik gerektirir. Bu, süreci biraz daha uzatabilir. Kabul ediyorum ama eğitimi parçalara bölmek ebeveyni de bir miktar rahatlatabilir. Çünkü sabahları halen bir torba dolusu bez alıyorsanız bu demektir ki gece çocuğunuzu birden fazla sefer uyandırmak zorunda kalacaksınız.
Peki uyandırdığımızda gerçekten uyanık mı olması gerekiyor? Yoksa çişini tuvalete yapmayı başarsın da gerisi önemli değil mi?
Önemli. Böyle yaparak birşey öğrettiğimizi düşünmüyorum. Yani mesaneyi belli saatlerde boşaltmaya alıştırır mı? Çok emin değilim. Bana göre bu durum bilinçli olarak tuvalete gitmediği için kendini tuvalete gidiyorum sanıp derin uykuda yatağını ıslatmasını açıklar. Bazı çocuklar- genellikle daha büyükler- gece hiç kalkmadan, tuvalet ihtiyacı hissetmeden tutabilirler. Ancak bu yetişkinler için bile bazen zor olabilir. Gecede birden fazla tuvalete gidenlerimiz var değil mi?
Gündüz bu kadar tuvalete gitmiyor. Gece çişler şelale.
Neler oluyor sahi? Yani gündüz belli zamanlarda gidiyor. Gece ne saati belli ne miktarı. Gece tuvalet alışkanlığı kazandırmaya başladığımız çocuğumuzu uyuduktan tam bir saat sonra tuvalete kaldırmak gerekebilir. Mutlaka tuvaleti var. Neresinde biriktiriyor bu kadar çişi ve üstelik bir saat önce de yatmadan gitmişti. E galon galon su da içirmedik. Ama çişi var. Sizin çocuğunuz da gece kalkmadan tuvaletini tutup uykusuna devam edemiyorsa- o çok şanslı gruptan değilse- gece mutlaka ilk saatin içinde kaldırın. E kaldırma demiştik yukarıda. Ama yapıyor. Her gece o saatler arasında kaza varsa ne yapacağız? Ya geceleri tamamen kuru kalkma olgunluğuna ulaşana kadar bez takacağız ya da ilk saat mutlaka uyandıracağız. Bir çocuğu özellikle ilk uykuya daldığı derin uykuda uyandırmak ve tuvalete götürmek deveye hendek atlatmaktan zor ama götürmezsek de altına yapıyorsa götüreceğiz.
Peki bir kez kaldırdık ve çişini yaptı. Sonra saati kurmayı unuttuk. Ne bileyim alışkanlık yapmasın diye kaldırmadık belli bir saatten sonra- özellikle gün ağarırken sabaha karşı- tutabiliyor. Bu nasıl oluyor? Uykunun derin safhasında değilken çişini tutabiliyor çünkü. Bu da gündüzleri bu kadar güzel tutup gece başaramamasını açıklar sanırım. REM döngüsündeyken çoğu çocuk rahatlayarak mesanesini kontrol edemeyebilir.
Gözümün içine baka baka olduğu yere çişini bırakıyor.
Mesaneyi kontrol edebilmek, bezin olmadığı bir ortamda çişi görmek ve bedeninde hissetmek çocuklar için ilginç bir deneyimdir. Bu keşifleri çoğaltma isteği ve negatif dönemin de bir gereği olarak çocuk, anne çişini yap dediğinde çişini tutabilir, oturaktan kaldırıldığı anda çişini olduğu yere bırakabilir. Aslında doğal olanı, yaşının gerektirdiğini yapar, bu dönemin gelişim özelliklerini ortaya koyar. Yaşa özgü davranışı anne alınganlıkla karşılarsa “ bu çocuk bana inat böyle yapıyor, beni cezalandırıyor, benimle alay ediyor , beni daha da sinir etmek için gözümün içine baka baka halının üzerine yapıyor “ vb serzenişlerle durumu anlayışla karşılamazsa çocuğunun kişiliğini geliştirmeye çalıştığını, zihninin bedenine hükmetmesinin onda merak ve heyecan uyandırması nedeniyle çişini olduğu yere yapmasını anlayamacaktır.
Tutuyor,tutuyor, tutuyor…
Eğitimde bir süre ilerleyince de bu kez tutma denemeleri yapmaya başlayacaktır. Bu kez annenin defalarca ‘oğlum/ kızım çişin var. Haydi tuvalete gidelim.’ Sözleri havada uçuşacak. Çocuk da ısrarla çişinin olmadığını söyleyecek. Ne var sanki çişi geldiğinde bekletmeden yapsa? Değil mi? Ama hatırlayın birkaç hafta önce de tuvalete yetiştirene kadar tutmasını istiyorduk. Rahatlayın. Artık tutabiliyor işte. Bu durumda ne yapmalı? ‘sanırım çişin var.’ demek yerine ‘Off! Çok çişim geldi. Artık tutamayacağım. Hemen çişimi yapmam gerek.’ gibi model olup. ‘Ohh! Yaptım rahatladım. Şimdi artık …. yapmaya devam edebilirim. Oynamaya devam edebilirim.’ Demek somutlaştırdığı için sözlerinizden daha etkili olacaktır. Ya da sorumluluğu başka birşeyin üzerine bırakmak da işe yarayabilir. Bir çalar saat alıp ya da geri sayım yapan bir mutfak saati alıp, onu belli aralıklarla kurup saat her çaldığında tuvalete gitme oyunu oynayabilirsiniz. Böylece ‘ben demiyorum saat diyor.’ Demiş olursunuz. ( bu yöntemi uyku eğitimi sırasında vaktinden önce kalkan çocuklar için uygulayabiliyoruz.)
Kazaları abartıp büyük resmi kaçırmak istemezsiniz.
İlk kaçırma kaza olarak nitelendirilemez çünkü süreç daha anlam kazanmamıştır. Bu demektir ki herkes kaçınılmaz olarak kaza yapar. Tıpkı yürüme, top atma, merdiven çıkma, küpleri dizme, legoları takma ya da puzzle yapma gibi deneme yanılma yöntemiyle bu konuda da ustalaşacaklardır. Çocuğunuzun kazalarına verdiğiniz ilk tepkiler gelişme potansiyeli olduğu rahatlığını vermelidir. Başarmak için daha çok fırsatı olduğunu, kimsenin ilk seferde başarı olamayacağını bilmesi gerekir.
Bu kadar yazdım ama bu işin ana bileşenlerinden birini hiç yazmadım. Kuşkusuz her anne baba çocuklarıyla övünmek ister ve övünür. Yürümeye başlayınca, ilk kelimelerinde vb. iş tuvalet eğitimine gelince her kafadan çıkan sesler burada da kendini gösterir ve hissedilen sosyal baskı nedeniyle en kaygısız ebeveyn bile çocuğunu kıyaslamaya ve içten içe üzüntü duymaya başlayabilir. Tuvalet eğitimini etikileyip, yön verebilirsiniz ancak kontrol demezsiniz. Dolayısıyla bu sizin hızlandırabileceğiniz bir süreç değil tamamen çocuğunuzun olgunlaşma süreciyle alakalı bir dönemdir. Başlamadan önce kendinizi rahatlatmanız ve elinde sonunda bu işin olacağını bilerek başlamanız gerekir. Komşunuz gibi rahat geçiremeyebilir ya da ablanız kadar kolay halledemeyebilirsiniz. Her çocuk kendi kitabını yazar. Ancak siz çocuğunuza bu işi ne kadar ciddiye aldığınızı gösterirseniz diliniz ‘olsun anneciğim kazalar olur’ derken eliniz aceleci ve tepkili ise çocuğunuzun da üstünüze gelme olasılığını arttırsınız. Bu sizin için çok önemli biliyorum ama asıl çocuk için önemli. Siz sadece onun yanında sürece eşlik eden ve kolaylaştıran kişisiniz. Bunu bir öğretmen edasıyla yaparsanız çocuğunuzu olaya adapte etmekte zorlanabilirsiniz. Dahası savunma mekanizma geliştirerek iş birliğine kapalı hale getirebilirsiniz. Dolayısıyla siz ne kadar rahat olursanız çocuğunuzda o kadar rahat olacaktır. Bu demek değil ki kazalara tepkisiz kalın aksine olumlu bir tepkiyle karşılık vermelisiniz ki etki yaratabilesiniz. Dilinizde aynı şarkı ‘ kazalar olur. İnanıyorum ki bir sonraki sefer tuvalete yetişeceksin.’ vb. temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp sunun. Çok daha önemlisi olumsuza odaklanmaktansa, o küçücük umut kırıntısını bulmaya çalışın ve ona tutunun. ‘ Kaza oldu. Olabilir ama bana söyledin. Bir sonraki sefer yetişirsin.’ ‘ Kaza oldu ama son damlasını yetiştirdin. Bir sonrakinde tamamını lazımlığa yapabilirsin.’ ‘ Kaza oldu ama bir öncekinde yetiştin. Yine yapabilirsin.’…
Sanırım bu işin en önemli kısmı ebeveynin kafasının rahat olması ve bunun çok doğal bir süreç olduğunu kendine hatırlatması ve bu bilinçle başlaması. Yoksa bitse de gitsek, bitse de gitsek modu süreci gereksiz uzatabilir, istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bir sonraki yazım ise Ela ile olan tuvalet alışkanlığı sürecimiz ve kullanıp memnun kaldığımız/ kalmadığımız ürünler, okuduğumuz kitaplar ve uyguladığımız yöntemler üzerine olacak. Keyifli okumalar.
2 Comments Kendi yorumunu ekle